BELİRSİZ ALCAK DAVASI VE ŞARTLARI- KISMİ DAVA İLE FARKLARI -TALEP ARTIRIM

6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanununun İKİNCİ KISIM-BİRİNCİ BÖLÜM m.105 ve devamında dava çeşitleri düzenlenmiştir. Bunlar mahkemeden istenen hukuki korumaya göre -Eda davası -Tespit Davası -İnşaî dava - Belirsiz alacak ve tespit davaları olarak sayılmıştır. Bu yazımız ile belirsiz alacak davalarının hukuki nitelendirmesini yapacağız.

İlgili kanunun 107. Maddesinde düzenlenen belirsiz alcak davasının kanunda,
Belirsiz alacak davası(1)
MADDE 107– (1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.
(2) (Değişik:22/7/2020-7251/7 md.) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır.
şeklinde düzenlenmiştir.

Kanun maddesinden anlaşıldığı üzere her alacak talebini belirsiz alcak olarak istemek mümkün değil. Dolayısıyla öncelikle belirsiz alacak davası açabilmenin özel şartları üzerinde durmak gerekir.


1- Mahkemeden istenen talep sonucunun miktarının belirlenmesi imkansız veya davacıdan beklenemez olması gerekir.
Burada dikkat edilmesi gereken husus, alacaklının bu dava türüne başvurabilmesi için gerekli tüm özeni göstermesine rağmen alacağının miktarını/değerini belirleyememesi gerektiğidir. Bu belirsizliğe sebep olan ve doktirin tarafından kabul edilen durumlardan biri davacının alacak miktarını belirlemesini sağlayacak bilgi ve belgelere sahip olmaması olarak kabul edilmektedir. Bir diğeri de Türk Medeni Kanunu ile hakime tanınan takdir yetkisi ile bağlantılıdır. Hakimin geniş takdir yetkisine sahip olduğu hallerde yine alacağın belirlenmesi mümkün olmadığından alacağın belirsiz alacak davası olarak açılacağı kabul edilmektedir.

2- Aradaki hukuki ilişki somut olarak ortaya koyulmalıdır.
Her ne kadar açılan dava belirsiz alacak davası olarak açılsa da aslında davacının alacak talebi belirlidir yalnız miktarı konusunda belirsizlik mevcuttur. Bu sebeple  alacağa sebep somut olayın dilekçeler aşamasında somut olarak ortaya koyulması gerekmektedir aksi halde iddiaların genişletilmesi/değiştirilmesi yasağı ile karşı karşıya kalınacaktır.

3- Talep sonucu belirtilmiş olmalıdır.
Belirsiz alacak davalarında alacağın tamamı belirlenemese de davacı alacak miktarı belirtme zorunluluğundan tamamen muaf da tutulmamıştır. Burdan anlaşılan şudur ki davacı dilekçesinde her hangi bir miktar ya da değer belirtmeden dava açamaz. Bu aşamada davacı dava dilekçesinde geçici bir miktar göstermek zorundadır. Bu miktar ise davacının içinde bulunduğu koşullara uygun olarak belirleyebildiği miktar olmalıdır.

Sayılan şartları taşıyan durumlarda, dava dilekçesine açıkça ‘belirsiz alacak davası’ olarak açıldığı belirtilmeli ve dava dilekçesi buna uygun şekilde hazırlanmalıdır.

                Belirsiz alacak davasının şartlarını sıraladık. Belirtilen şartları sağlayan bu tür davaların beraberinde getirdiği bir takım faydalar da mevcuttur. Bunlardan biri belirsiz alacak davası olarak açılan davalarda başlangıçta alacağın tamamı belirlenebilir olmasa da davanın açılması ile beraber TÜM ALACAK AÇISINDAN ZAMANAŞIMI DURACAKTIR. Böylece davacı hak kaybına uğramayacak ve alacağın zamanaşımına uğrama riski ortadan kalkacaktır.
Dava dilekçesi ile talep edilen alacak yargılama sırasında belirlendiğinde ise davacı ‘TALEP ARTIRIM’ dilekçesi sunarak ve eksik harcı tamamlayarak kesin talep sonucunu belirleyebilecektir. Bu noktada davacının ISLAH hakkını kullanmasına gerek yoktur.

 KISMİ DAVA İLE KARIŞTIRILMAMALIDIR

Yukarıda şartlarını saymış olduğumuz belirsiz alacak davasını yine Hukuk Muhakemeleri Kanununda düzenlenen ‘Kısmi Dava’ ile karıştırmamak gerekir. Farklı talep ve durumlara hizmet eden bu iki dava türü arasında benzerlikler bulunsa da birbirlerinden ayrıdır.

Bu iki dava türü arasındaki en önemli fark zamanaşımına ilişkindir. Açıklandığı üzere belirsiz alacak davasında, davanın açılması ile zamanaşımı tüm alacak için yani dava açıldığı tarihte henüz belirlenmemiş olan miktar için de duracaktır. Ancak kısmi dava olarak açılan davalarda bu söz konusu değildir. Kısmi davalarda yalnızca talep edilen kısım için zamanaşımı duracak, talep edilmeyen kısım için zamanaşımı işlemeye devam edecektir. Bir diğer fark ise faize ilişkindir. Belirsiz alacak davalarında faiz başlangıcı dava tarihidir. Ancak kısmi davalarda sonradan artırılan kısım için faiz başlangıcı ıslah dilekçesinin verildiği tarihtir.

AV. CEREN ÇAPAN