ZİLYEDİN İADE BORCU

Zilyetliğin Geri Verilmesi Hususunda Uygulanacak Hükümler Türk Medeni Kanunu m. 993-995’de özel olarak haksız durumdaki zilyetin eşyayı iade etme sorumluluğu düzenlenmiştir. Bu kapsamda haksız zilyetin iyi niyetli olup olmamasına göre hak sahibi zilyetin yararlanma ve zararının tazmin edilmesi hususu ve haksız zilyetin mal üzerinde yaptığı masrafların geri ödenmesi hususu açıklığa kavuşturulmuştur.993-995. maddelerdeki hükümler hem taşınır malların hem de taşınmaz malların zilyetliğinin geri verilmesinde uygulanır. I.İyi Niyetli Zilyetlerin Geri Verme Durumu Burada iyi niyetten bahis haksız zilyetin hakkının varlığına inanması, hakkın getirdiği sınırların içinde davranması, haksız olduğunu bilmemesi gibi hususlardır. Eğer haksız zilyet başlangıçta iyi niyetli olursa haksızlığını sonradan öğrenirse, zilyetliğinin iyi niyetli olduğu aşamada iyi niyetli zilyetlik, haksız olduğunu öğrendiği zamandan itibaren kötü niyetli zilyetlik hükümlerinden sorumlu olur. Eğer haksız zilyetliği birden fazla kişi aynı anda elinde tutuyorsa bunlardan iyi niyetli olanlar iyi niyet hükümlerine göre sorumlu tutulurlar. Mevcut bir birlikte zilyetlik durumunda ise içinde bir kötü niyetli haksız zilyetin bulunması durumunda bu iyi niyet hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil edecektir. Sadece aleyhine dava açılmasıyla bir zilyetin kötü niyetli olduğuna varılamaz. 1.Geri Verme Yükümlülüğünün Kapsamı İyi niyetli zilyetin malı geri vermesi noktasındaki hükme göre haksız zilyet mal ne halde ise o halde geri vermekle sorumludur. TMK m.993’ün 2. fıkrasına göre “iyi niyetli zilyet, şeyin kaybedilmesinden, yok olmasından veya hasara uğramasından sorumlu olmaz”. Buna göre malın bir kısmı elinden çıkmış ise elinde kalanını geri verecektir. Mal tamamen elinden çıkmışsa malı geri verme yükümlülüğü de sona erer. Eğer malı elinden çıkaran zilyet bu işlemden bir gelir elde etmişse, bu gelir üzerinden yalnızca sebepsiz zenginleşme kapsamında istemde bulunulabilir. TMK m.993/1’de belirtilen “İyiniyetle zilyedi bulunduğu şeyi, karineyle mevcut hakkına uygun şekilde kullanan veya ondan yararlanan zilyet, o şeyi geri vermekle yükümlü olduğu kimseye karşı bu yüzden herhangi bir tazminat ödemek zorunda değildir.” hükmüne göre iyi niyetli haksız zilyet mal üzerindeyken malı işletme ve yararlanma kapsamında söz konusu maldan sağladığı çıkar ve gelir karşılığında geri vermekle yükümlü olduğu kimseye hiçbir tazminat ödemek durumunda değildir. Sonuç olarak iyi niyetli zilyet eğer kendisinin mal üzerinde tasarruf haklarının bulunduğunu düşünen bir iyi niyetli zilyet ise maldan her türlü yararlanma hakkına sahiptir. Bu konuda maldan yararlanma ölçütü iyi niyetli zilyetin malik olduğuna, rehin hakkı bulunduğuna, kiracı sıfatına sahip olmasına kanaat getirmesine göre farklılık gösterecektir. 2.Yaptığı Giderler Bakımından Talep Hakkı Gider, haksız zilyetin başkasına ait bir eşya veya eşya topluluğu üzerinde yararı olması amacıyla yaptığı harcamadır. Bu kendi malvarlığından eksilme olması veya kendisini yük altına sokması söz konusudur. a)Zorunlu, Yararlı ve Lüks Masraf Kavramları İyi niyetli zilyetin zilyeti bulunduğu mal üzerinde var olduğuna inandığı hakkının çerçevesinde yaptığı masraflar zorunlu,yararlı ve lüks masraflar olmak üzere ayrı hükümlerle belirtilmiştir. Somut olayda haksız zilyetin yaptığı giderin türü (zorunlu, yararlı, lüks) olayın tüm özellikleri dikkate alınarak objektif olarak belirlenecektir. Bu giderden bahis malın tamiri,bakımı,mala bir şey eklenmesi,yönetimi,vergilerinin ödenmesi gibi hem dolaylı hem de doğrudan masraflar olabilir. Malın korunması ve faaliyetini sürdürebilmesi için yapılan masraflar zorunlu, malın değerini ve işlevini arttıran masraflar yararlı masraflar olarak nitelendirilebilir. b)Zilyedin Masrafları Talep Hakkı TMK m.994/1’e göre “ İyiniyetli zilyet, geri vermeyi isteyen kimseden şey için yapmış olduğu zorunlu ve yararlı giderleri tazmin etmesini isteyebilir”. Bu hükme göre iyi niyetli haksız zilyet zorunlu ve yararlı giderlerinin karşılanmasını talep edebilir. Bu talebi yalnızca iade talebinde bulunan kişiye karşı ileri sürebilir. İade isteminde bulunmamış bir kişiden giderlerin karşılanması talebinde bulunulamaz. Aynı şekilde geri verilmesi mümkün olmayan kaybolmuş bir mal için yapılan giderler de geri istenemez. Zilyet mal üzerinde yaptığı zorunlu ve yararlı giderleri talep ettikten sonra malın geri verilmesini talep eden kimse bu giderleri karşılamazsa zilyet malı geri vermekten kaçınabilir. Eşyanın iadesi gerçekleşmiş durumda olsa bile daha önce bu giderleri talep etmemiş olan zilyetin bu giderlerin ödenmesi için tazminat davası açma hakkı vardır. Bu tazminat talebi için TBK m.82’ye bağlı olarak geri verme davasının açılmasından itibaren 2 yıl zamanaşımı süresi söz konusudur. TMK m.994/2’ye göre “İyiniyetli zilyet, diğer giderler için tazminat isteyemez”. Bu maddeye göre lüks giderlerin talep edilmesi hakkı zilyete tanınmamıştır. Fakat iyi niyetli haksız zilyet bu giderler sonucu mala katılan eklemeleri ayırma imkanı varsa maldan ayırıp alma hakkına sahiptir. Lüks gider konusu olan şeyi iade konusu eşyadan ayrılması hakkı iade gerçekleştikten sonra sona erer. Eğer şeyi geri alacak olan kimse lüks gidere konu olan şeyin değerini ödemeyi teklif ederse zilyet bunu ayırıp alamaz. Lüks giderin karşılanmasını kabul etmeye mecburdur. TMK m.994/3’e göre “Zilyedin elde ettiği ürünler, yaptığı giderler sebebiyle doğan alacaklarına mahsup edilir”. Bu hükme göre iyi niyetli haksız zilyet iadesi talep edilen maldan yararlanmışsa bu yararlanmasıyla orantılı olarak giderleri karşılığında alacağından indirim uygulanır. Aynı durum tazmini kabul edilen lüks giderler için de geçerlidir.Davacının mahsup talebi bulunmuyorsa hakim, bunu resen dikkate alamaz. II.İyi Niyetli Olmayan (Kötü Niyetli) Zilyetlerin Geri Verme Durumu Zilyetliğinin haksız olduğunu bilen ve gerekli özeni gösterseydi zilyetliğinin haksız olduğunu bilebilecek olan kişi iyi niyetli olmayan (kötü niyetli) zilyettir. TMK m.995’de “İyiniyetli olmayan zilyet, geri vermekle yükümlü olduğu şeyi haksız alıkoymuş olması yüzünden hak sahibine verdiği zararlar ve elde ettiği veya elde etmeyi ihmal eylediği ürünler karşılığında tazminat ödemek zorundadır.” hükmü vardır. Sorumluluğun sebebi haksız zilyetin kötü niyetli olmasıdır. Buna dayanarak kötü niyetli zilyetin zararın oluşmaması için gerekli önlemleri almış olması onu sorumluluktan kurtarmaz. Şey üzerinde bir hakkı olmadığını bilmesi yeterlidir. Kötü niyetli haksız zilyetin gerçek hakkı bulunan kişinin eşyasına haksız sahip olması sebebiyle yararlanması engellenmeye çalışılmıştır. Kötü niyetli haksız zilyet, eşya üzerinde gerçekleşen zararın geri verilmesi gereken kişinin elindeyken de gerçekleşeceğini kanıtlayabilirse nedensellik bağı bozulacağı için sorumluluktan kurtulabilir. 1.Geri Verme Yükümlülüğünün Kapsamı TMK m.995’ te ifade edilene göre kötü niyetli haksız zilyet haksız yere alıkoyduğu maldan dolayı asıl hak sahibine verdiği zararı ve elde ettiği,elde etmesinin mümkün olduğu ürünleri karşılayacak kadar tazminat ödemelidir. Hüküm sadece elde edilen ürünlerin tazmin edilmesinden bahsediyor olsa bile kötü niyetli zilyetin elde ettiği ürünler hala mevcut ise aynen iadesi durumu söz konusu olur. Gerçek hak sahibinin mevcut ürünleri talep etmesi durumu ayni bir talep niteliğindedir. İyi niyetli olmayan zilyet malı geri verdikten sonra mal üzerindeki gerçek hak sahibinin malının haksız alıkoyulmasından dolayı uğradığı zararı tazmin etmesi gerekir. Eğer mal elinden çıkmışsa malın değerini de karşı tarafa tazmin etmek zorundadır. Malın gerçek hak sahibinin elinde olmamasından doğan bütün zararlar da karşılanacaktır. Eğer ki malı alma yetkisinin kötü niyetli zilyete geçmesine karar verilmişse veya malın kendisinden geri alınamayacak durumu olması durumunda iyi niyetli olmayan zilyet malın değerinin tazmin edilmesine mahkum edilir. Malın başkasına devredilmiş olmasından ve haksız alıkonulmuş olmasından doğan bütün zararlardan ilk haksız zilyet sorumludur. Bu konuda bahsi geçen tazminat haksız fiilden doğan bir yükümlülüktür. Tazminatın söz konusu olması için kusurlu olması gerekmez malın üzerinde hakkı olmadığını bilen veya bunu öğrenebilecekken gerekli özeni göstermeyen iyi niyetli olmayan haksız zilyet olması yeterlidir. Eğer zarar malın geri verilmesi talebinde bulunan gerçek hak sahibinin elindeyken de gerçekleşebilecek bir zararsa (örneğin bir ineğin yaşlılığından dolayı ölmesi) kötü niyetli haksız zilyet sorumluluktan kurtulabilir. Yani oluşan zararla haksız zilyet arasında bir nedensellik bağı olması gereklidir. Aynı zamanda TMK m.995/3’de belirtildiği üzere iyi niyetli olmayan zilyet malı kime vereceğini bilmediği süre içinde yalnızca kusuruyla verdiği zarardan mesul olur. İyi niyetli olmayan zilyet yaptığı zorunlu giderlerden TMK m.995/3’te belirtilen yani “İyiniyetli olmayan zilyet, yaptığı giderlerden ancak hak sahibi için de zorunlu olanların tazmin edilmesini isteyebilir.” hususunda istisna oluşturanlar hariç hiç birini gerçek hak sahibinden isteyemez. İyi niyetli olmayan zilyet elde etmeyi ihmal ettiği ürünlerin karşılığını da aynı elde ettiği ürünlerin karşılığını gerçek hak sahibine ödediği gibi ödemelidir. Elde etmenin ihmal edilmesiyle alakalı doktrinde farklı görüşler vardır. Bunlardan subjektif görüş kendi içerisinde de ikiye ayrılır. Bunlardan biri kötü niyetli haksız zilyetin imkan ve araçlarına göre ihmalin ölçüleceği gerçek hak sahibinin hiç bir türlü elde edemeyeceği ama haksız zilyetin ihmal sonucu elde etmediği ürünlerden de sorumlu tutulacağı savunulmaktadır. Bir diğer subjektif ölçüte göre de gerçek hak sahibinin olanak ve araçlarına göre elde edilecek ürünler belirlenecek ve ihmal edilen ürünler de bu şekilde ortaya çıkacaktır. Objektif görüşte ise kötü niyetli haksız zilyetin özenli bir şekilde faaliyetleri idare etmesiyle elde edilecek ürünler belirlenir ve bunları ihmal etmesi sonucu sorumlu tutulacağı savunulur. TMK m.995’de bulunan hükümler kötü niyetli haksız zilyete özenli bir şekilde davranma ve özenli bir yönetici gibi eşyadan yararlanma sorumluluğu yüklemiştir. Eğer ki kötü niyetli haksız zilyet gerekli özeni göstermezse ve eşyadan gerektiği gibi ürün elde etmezse bundan sorumlu tutulacaktır. İyi niyetli olmayan zilyetin maldan kendisi kullanarak yararlanmasıyla tazminat sorumluluğu doğup doğmayacağı tartışmalı bir konudur. Bu konuda birbiriyle ihtilaf halinde yargıtay kararları ve doktrinler vardır. Biz gerçek hak sahibinin çıkarını göz önüne alarak kullanım yararının değil elde edilmesi ihmal edilen ürünün tazminat sorumluluğu doğuracağını esas alacağız. Yani eğer mal kiraya verilmeye uygun bir mal ise biz burada elde edilecek kira gelirinin ihmalini esas alacağız ve haksız zilyet malı bizzat kendisi kullanıyor elde edebileceği kira gelirinin ihmalini doğuruyorsa tazminat sorumluluğunun doğacağını kabul edeceğiz. Eğer ki mal kiraya verilemeyecek bir mal ise ecrimisil kapsamında hiçbir tazminat istenememelidir. Zarar söz konusu olmadığında tazminat talebi yalnızca TMK m.995 kapsamındaki öngörülen hususlarda olabilecektir. Kullanma yararının belirlenmesi ile ilgili doktrinde görüş ayrılıkları vardır. Bunlardan subjektif görüşe göre kötü niyetli haksız zilyetin eşyayı direkt olarak kendi yararına kullanması durumunda eşyayı bizzat kullanarak kendi malvarlığında sağladığı artışın karşılığına tekabül eden bedel kabul edilecektir. Objektif görüşe göre ise eşyanın bizzat kullanılması durumunda, bu eşyayla alakalı yapılabilecek bir sözleşmede ticari koşullara göre belirlenecek olan bedel ecrimisil bedeli olarak belirlenecektir.(örn. Kira Sözleşmesi) Kötü niyetli zilyet, maldan gerçek hak sahibinin elde etmeyeceği veya edemeyeceği bir kârı kullanma dışında bir yolla elde ettiyse bu noktada elde ettiği kârı da malike devretmekle sorumludur. Örneğin bir malı çalar çaldığı malı satar ve sonra daha ucuza geri alırsa bu kazancını da malike devretmekle yükümlüdür. 2.Giderleri Talep Hakkı İyi niyetli olmayan zilyet malı geri verme durumunda gerçek hak sahibinin de yapmak zorunda olduğu zorunlu giderlerin geri verilmesini talep edebilir fakat yararlı ve lüks giderleri talep edemez. İyi niyetli olmayan zilyedin zorunlu giderlerin ödenmesine kadar malın geri verilmesinden kaçınma hakkı yoktur. Hatırlıyoruz ki bu husus iyi niyetli zilyette mevcuttu fakat burada farklılık gösteriyor. Giderin zorunlu olup olmadığı objektif görüşe göre değerlendirilecektir. Giderlerin talep hakkı hususunda geri isteme hakkını öğrenmesinden itibaren iki yıl zamanaşımı süresi söz konusu olacaktır.

Mehmet Taha ERTÜRK